CHP’nin yeni kurulan partilere mecliste destek verip, Meclis ortamına taşıyarak bir anlamda yeni bir ittifak oluşturma yönündeki eğiliminin ortaya çıkması siyasette yeni arayışların gündemde olduğunu göstermektedir.

Siyasette yeni arayışların ortaya çıkması, yeni partilerin kuruluyor olması demokratik mücadeleye katkı yapması umulan bir durumdur fakat bunun gerçekleşmesi her zaman mümkün olamaz. Çünkü her kurulan yeni partinin hatta genel başkan değişikliği yaşayan partilerin dahi siyasete katkı yapmasının şartları vardır. O şartlar tarihsel olarak, toplumsal ve ideolojik bakımdan uygun değilse, yeni partilerin bir süre sonra eskimesi yahut tamamen ortadan kalkması sürpriz sayılmamalıdır.

NEYİN ARAYIŞI

Burada üzerinde durulması gereken birkaç mesele bulunmaktadır. Bunlardan biri, Türkiye’nin ana muhalefetini oluşturan bir parti olarak CHP’nin, aradan bunca yıl geçmiş olmasına, yaklaşık seçimlere üç yıl kadar bir zaman bulunmasına rağmen kendisini yenileme, ortaya alternatif politikalar koyma, yeni toplumsal talepleri siyasete ‘yeni bir siyasal projeye’ dönüştürecek çalışmalar yapacak arayışlarda bulunmak yerine, bir tür siyaset manevralarına girmeye kalkmasıdır. Bunda ne var siyaset bu ülkede böyle yapılıyor denirse, bunu kabul etmenin bizatihi kendisinin problemli bir tavır olduğunu belirtmek lazımdır; çünkü seçime bunca zaman varken ‘bizim başka çaremiz yok’ anlamına gelecek yollara başvurmak, siyasete zarar verebilir fakat ana muhalefete işlevini tahrip edecek bir ölçüde zarar verebilir.

Diğer husus böyle bir girişimin içinde yer alacak ‘yeni partilerin’ tercihleriyle ilgilidir. Kurulan yeni partilerin Gelecek Partisi ve DEVA partilerinin her ikisi de muhafazakar siyasi gelenekten gelen partiler olarak ilk siyasal faaliyetlerinin, CHP ile işbirliği ve bu yolla Meclis’e taşınmak olması, her şeyden önce bu partilerle ‘muhafazakar/sağ’ seçmen arasına, en azından bir çizgi çekilmesi anlamına gelecektir. Akıllardaki İYİ Parti benzetmesi yanlıştır, çünkü bu parti zaten baştan AK Parti’nin muhafazakar siyasetini eleştirenler tarafından kurulmuş, bu konuda CHP ile yan yana duran bir yerden gelmekteydi.

ESKİYE DÖNME

Burada üzerinde durulması gereken esas husus demokratik siyasete katkı yapmanın şartlarıyla ilgilidir; altını çizmeye çalıştığım gibi hangi partiyi kurarsanız kurun, hangi kombinasyonla bir ittifak oluşturursanız oluşturun bunlar hep konjonktüreldir, kalıcı ve katkı yapıcı olma niteliğine sahip olamazlar.

Ana muhalefet de dâhil yeni partilerin de siyasete katkı yapması her şeyden önce yeni bir şey söylemelerine bağlıdır. Ortaya konacak yeninin, toplumsal değişimin ülke içinde meydana getirdikleri, dünya konjonktüründeki yeni eğilimlerin ortaya çıkardığı sorunları kuşatması gereklidir fakat yeterli değildir, bunları toplumun siyasi hassasiyetlerine göre biçimlenmiş siyasi farklılaşmalara, toplumsal aktörlerin ideolojik ve siyasal tercihlerini etkileyecek siyasal programa/projeye dönüştürmek gerekmektedir. ‘Erdoğan’ı sevmiyoruz’, ‘Parlamenter sisteme geri döneceğiz’ demek siyaset değil; ancak siyaseten yetersizlik ifadesi olarak algılanacaktır.