HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı ve Öz Taşıma-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Toruntay, 12 Mart 1971 Muhtırası’nın yıl dönümü olması sebebiyle yazılı bir açıklama yaptı. 12 Mart Muhtırası’nı demokrasiye vurulan bir darbe olarak değerlendiren Başkan Toruntay, açıklamasında şunları kaydetti:
“Cumhuriyetimizin ilanından sonra, çok partili döneme geçişin sancılarını yaşarken, 27 Mayıs 1960 yılında ülkemiz ilk askeri darbeyi yaşadı. Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu ve herkes tarafından bilinen ve akıllardan çıkmayan eski Başbakanımız Adnan Menderes ve onunla beraber Dışişleri eski Bakanımız Fatin Rüştü Zorlu ile Maliye eski Bakanımız Hasan Polatkan idam edildi. Bu darbe sonrası ülkemiz çalkantılı bir süreç içerisine girdi ve sağ-sol olaylarının, toplumsal gerilimlerin önü bir türlü alınamadı. Bu sürecin hemen ardından 16 Şubat 1969’da ‘kanlı pazar’ olarak Türk siyasi tarihine geçen bir olay daha yaşandı. Bu dönemler işçi-emekçileri yani bizleri çok yakından ilgilendirdi ve etkiledi. Bilindiği gibi 15-16 Haziran 1970 yılında büyük işçi eylemleri oldu. Çalışma yaşamını ve temel sendikalar mevzuatını düzenleyen 274 sayılı İş Yasası ile 275 sayılı Sendikalar Yasasında yapılan değişiklikler karışıklığa sebebiyet verdi. İşçi eylemleri ile başlayan süreç daha sonra öğrenci eylemlerine dönüştü ve bir nevi 12 Mart Muhtırası’na zemin hazırlandı. 12 Mart 1971 tarihinde de ordunun sivil idareye müdahalesiyle demokratik süreç, tıpkı 27 Mayıs 1960 darbesindeki gibi bir kez daha kesintiye uğradı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Celal Eyiceoğlu ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur’un imzasıyla Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a bir muhtıra verilerek hükümet istifaya zorlandı. Muhtıra sonrası dönemin Başbakanı Süleyman Demirel istifa etti ve ülkemiz tabiri caizse bir ‘ara rejim’ dönemine girdi. Yine bu süreç sonrası gelişen birtakım gelişmeler, bir bakıma 1980 darbesine zemin hazırladı. 12 Mart 1971 Muhtırası sonrasına baktığımızda 12 Eylül 1980 darbesine kadarki dokuz yıllık süreçte tam 11 hükümet değişikliği oldu, yani istikrar bir türlü sağlanamadı. Ancak, bugünümüze bakarsak çok şükür artık böyle karmaşık, kaotik bir ortam yok. İstikrarla hedefine emin adımlarla ilerleyen büyük Türkiye var. 15 Temmuz günü yaşadığımız hain işgal girişimi bizi yine geçmişin karanlık günlerine döndürmek isteyenlerin bir oyunuydu, ancak milletimizin feraseti ve devletiyle birleşmesi bu durumun gerçekleşmesine izin vermedi. Bugün yine bir istikbal mücadelesinin içerisinde, vatan savunması için Afrin’de kahramanca savaşıyor ve geleceğimizi teminat altına almak için, ülkemizin bekası için yoğun çaba harcıyoruz. İçerideki ve dışarıdaki tüm düşmanlarımız şunu iyi bilmelidir ki; artık kendi göbeğini kendi kesen, kimseden emir almadan kendi bildiğini okuyan bir Türkiye var. Bundan sonra ülkemizde darbecilerin, cuntacıların ve muhtıracıların dönemi bir daha hiç açılmamak üzere ebediyete kadar kapanmıştır.”