Ankara’da geçtiğimiz yıl büyük bir ilgiyle ilki düzenlenen “İyilik Koşusu”nun ikincisine günler kala, Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık, “Sorgulu Sualli”ye konuk oldu. Göç ve mülteci sorunundan, yoksullukla mücadeleye kadar yeni faaliyet alanları hedeflediklerini belirten Kınık, “İyilik Koşusu”nu ise, bir halk koşusu bulunmayan Ankara’da markalaştırmak istediklerini söyledi. Kızılay’ın asli görev alanı olan kan toplama konusunda yatırımlarını artıracaklarını da ifade eden Kınık, yakın zamanda düzenli kan bağışçısı olarak da bilinen dünyaca ünlü futbolcu Cristiano Ronaldo’yla büyük bir kampanyaya başlayacaklarını açıkladı.
Değiştirmek değil de, geliştirmek diye ifade edebiliriz. Evet, daha önce de insani yardım sektöründeydim. Yeryüzü Doktorları’nda faaliyet yürütüyordum ama orası küçük ölçekli ve sağlık alanında uzmanlaşmış bir insani yardım kuruluşuydu. Kızılay tabii çok daha köklü, 148 yaşında dev bir organizasyon. Mart 2015’te olağanüstü bir kongrede yönetim kuruluna seçildik ve genel başkan vekili oldum. Sonrasında da 4 Nisan 2016 olağan genel kongremizde genel başkanlığa seçildim. Marttan itibaren bahsettiğiniz çalışmayı yürütüyoruz. Çünkü Kızılay’ın insani yardım alanında gerek ulusal gerek uluslararası alanda yeniden bir konumlandırmaya ihtiyacı vardı. İhtiyaç duyulan faaliyet odaklarının tespiti ve diğer yandan da şu anda ihtiyaç olmayan bazı faaliyet odaklarının terk edilmesi gibi konumlandırmayla ilgili biz Nisan öncesinde çalışmamızı yaptık ve stratejik bir plan hazırladık. Öncelikle Kızılay’ın bundan önceki döneminde çok yüzleşmediği ama bugün belki de en önemli meselesi olan mülteci ve göç sorununa odaklanıyoruz. Bu konuyla ilgili bir departman kurduk. Yeni bir alan da halk sağlığı. Kızılay’ın bir süredir ihmal etmiş olduğu bir alan. O alanla ilgili yeni bir departman kuruyoruz. Yine biraz ihmal etmiş olduğumuz bir alan, uluslararasılaşma ve uluslararası aktör olma konusunda çok sayıda girişimimiz var. Ayrıca yaşlılık temelli hizmetlerde Türkiye’nin çok büyük bir ihtiyacı olduğunu ve Kızılay’ın buna yönelik yapabileceği şeyler olduğunu tespit ettik ve buna yönelik planlar oluşturduk. Bir Geriatri Hastanesi inşaatımıza başladık Bakırköy’de. Çok sayıda yaşlı konukevi, şu an projesi çiziliyor, onun dışında destek evi projemiz var. Bu özellikle terminal dönem hastaların yani yaşlılık veya ağır hastalık nedeniyle son dönemlerini yaşayan ve normal hastanelerde yeterli tıbbi bakımı alamayan hastaların, son dönemlerini ağrısız sızısız ailesiyle beraber geçirebilecekleri yeni bir konsept, Türkiye’de yok.
İhtiyaç noktalarını tespit ettiniz mi? Önceliğiniz hangi şehirler olacak?
Aslında ihtiyaç her yerde. Ama nüfusun fazlalığına ve bu bakımın en fazla ihtiyaç duyulduğu yerlere öncelik vereceğiz. Büyükşehirlerden başlayacağız, tespitleri yapıyoruz, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığımızla görüşüyoruz. Çünkü onlarla işbirliği yapmak durumundayız.
GÖNÜLLÜ SAYISINI SÖYLEMEYE UTANIYORUZ
Kızılay’ın kurumsal yapısına yönelik bir çalışmanız var mı?
Saydığım yeni alanlar ve faaliyet odakları gibi yeni alanlar belirliyoruz ama bir yandan da asıl bizim önemsemiş olduğumuz Kızılay’ın reform diyebileceğimiz veya kurumsal dönüşüm diyebileceğimiz bir sürecini başlattık. Bu bahsettiğim faaliyet odaklarını da içeren bir plan ama biz bir motto koyduk, “Güçlü Türkiye, Güçlü Kızılay” diye. Özellikle “Ülkesinde milletini doğal ve beşeri afetlere karşı hazırlayan, gönüllülükle, toplumsal eğitimle toplumun çok fazla kesimine yayılmış, en az 2 milyon gönüllüsü olan Güçlü Kızılay” dedik.
Kızılay gönüllü sayısı kaç Türkiye genelinde?
Söylemeye utandığımız sayılarda.
Açıklayamaz mısınız?
90 binlerde
Ankara gönüllü sayısı?
5 binlerde. Bunu hak etmiyor Kızılay.
Peki toplum nezdinde Kızılay’ın algısına yönelik bir çalışmanız var mı? Kızılay, kendini topluma yeterince anlatamamış olabilir mi?
Hem marka itibar, hem de algı araştırmaları yapıyoruz. Bunun sonuçlarını da yakın zamanda güncelleyeceğiz. Aslında bu durum, kurumların hayatlarında yaşadıkları doğal süreçlerden birileri. Belli bir yönetim veya belli bir strateji kurumu bir yere taşıyor. Taşıdığı yerde bir durağanlık oluşabiliyor, daha sonra yeni bir iç denge, yeni bir dip dalgasıyla reformlar oluyor, yeni vizyon geliyor. Şu an öyle bir aşamadayız. Bu kurumsal dönüşüm programımız, reform dediğim aslında içinde pek çok şey barındırıyor. Mesela organizasyon şemamızın yeniden tasarımı gibi.
Kızılay denilince akla ilk kan gelir. Kan toplama, tedarik etme ve organizasyonu konusunda mevcut çalışmalar yeterli mi?
Kan bizim sorumlu olduğumuz ana disiplin. Bu konuyla ilgili yatırımı da, operasyonel kapasimetimizi de artırıyoruz. Gerek Ankara’da gerek Türkiye genelinde olsun, kan tedarik etme sıkıntımız yok.
KAN BAĞIŞINI ARTIRMALIYIZ
Ankara’da yılda kaç ünite kan toplanıyor?
2014 yılında 113 bin 544, 2015 yılında 105 bin 110 ünite kan toplandı. Bu yılın ilk 9 ayında ise 95 bin 367 üniteye ulaşıldı. Yıl sonu hedefimiz, bu sayıyı 125 bin üniteye çıkarmak. Yeteri kadar toplayabiliyoruz ama biz toplumun kan bağışıyla ilgili çok daha fazla gönüllü olmasını istiyoruz. Şu an yüzde 3.6 gibi bir oranımız var. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 5’lerde. Erkekler senede 4 kere, kadınlar da 3 kere kan verebilir. Düzenli bağışçıların kanları ise bizim için daha değerli. Kazanım noktasında ise daha çok gençler üzerine yoğunlaşıyoruz. İlk ve ortaöğretim okullarının yanı sıra üniversitelerde bilinçlendirme kampanyalarımız sürüyor.