DİYANET İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Hüseyin Kayapınar, orucun bir “imtihan” olduğunu ve imtihanda da zorlukların olabileceğini belirtti. İnsanın zorluğa olabildiğince katlanması gerektiğini ifade eden Kayapınar, şunları söyledi:
“Ama kişi çalışıyor, işi ağır ve işini gece yapma imkanı varsa ona da ‘Niye böyle yapıyorsun?’ diyemeyiz. Anadolu’da hasat mevsimi. İnsanlar sabah saat 05.00’te-06.00’da işe gidiyor, öğlene kadar çalışıyor, öğlen gelip yatıyor. Bu insanı, ‘Oruç ibadet, bu sıkıntıya katlanacaksın’ diyerek güç durumda bırakamayız. ‘Sabah saat 08.00’de gideceksin, akşam 18.00’de geleceksin, değilse orucunun kıymeti olmaz’ diyemeyiz. Oruç tutarken ağır işlerde çalışanların, mesailerini geceye aktarmalarının bir sıkıntısı olmaz. Bu, oruçtan kaçış olarak değerlendirilmemeli.
‘Gece çalışıp, gündüz uyuyunca’ oruç olmaz mı olur. Eğer kişi o işte çalıştığı taktirde oruç tutamayacak durumda olursa mesaisini değiştirebiliyorsa, değiştirebilir, yıllık izni varsa izne çıkabilir.”
Mideyi aç ve susuz bırakmanın yeterli olmadığına dikkati çeken Kayapınar, “Bir kimse, yalanı ve kötülükleri terk etmese Allah’ın onun aç ve susuz kalmasına ihtiyacı yoktur” hadisini anımsattı.
Sadece açlık yetmez
Kayapınar, insanların sadece midesine değil, tüm organlarına oruç tutturması ve haram işlemesine engel olması gerektiğini vurguladı.
Kayapınar, oruç tutarken, tatil ve eğlence yerlerine gidilip-gidilemeyeceği konusunda da şunları kaydetti:
“Oruç bir ibadet. İbadet, kulun Allah’a karşı görevini yapmasıdır. Şimdi Allah’ın emrettikleri, yasak ettikleri var. Yasak ettikleri de belli. Deniz kıyılarında yasak ettikleri yaşanıyorsa, bir kimsenin bir taraftan ibadet ederken diğer taraftan yasakları işlemesi çok makul görünmez. Günah olan şeyler oruç değilken de günahtır. Ramazan’da günah işlenmesi daha fazladır. Müminin, bir defa nefsine yenilebilme ihtimali olan şeylerden uzak kalması lazım. İnsan, nefsinin yanılabileceği ortamlardan uzak durmalı.”