ANKARA’da tartışmalı genelev yıkımı, beraberinde Başbakanlığın “Hayata Dönüş” projesiyle ilgili de tartışmaları getirdi.
Başbakanlık İnsan Hakları Kurulu, Mart ayında başlattığı “Hayata Dönüş” projesiyle, tüm Türkiye’de genelevde çalışan kadınlara İŞ-KUR vasıtasıyla iş bularak ‘hayata döndürecekti’. Proje için pilot bölge Bentderesi Genelevi seçilirken, hayat kadınlarıyla yapılacak özel görüşmelerde “Kendi hür iradenizle mi burada çalışıyorsunuz, yoksa herhangi bir baskı sonucu mu?”, “Bu hayattan kurtulmak istiyor musunuz?” gibi sorular sorulacaktı.
Somut adım atılmadı
Projenin pilot bölgesi olan Bentderesi Genelevi’nin bir kısmının Ulus Tarihi Kent projesi kapsamında yıkılması ve geri kalanının da yıkılacağının açıklanması tüm Türkiye’de uygulanması düşünülen projenin geleceğiyle ilgili soru işaretleri yarattı.
Ankara Hürriyet’in edindiği bilgiye göre, aradan dört ay geçmesine rağmen, projeyle ilgili hiçbir somut adım atılamadı. İŞ-KUR yetkilileri de, kendilerine bu yönde hiç bir talep gelmediğini açıklarken, “Böyle bir başvuru olursa değerlendiririz” dedi.
Başbakanlık İnsan Hakları Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz Küçük ise, izinde olduğu gerekçesiyle Ankara Hürriyet’in sorularını yanıtlamadı.
Türkiye’de seks işçiliği konulu çeşitli çalışmalar yürüten İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı Proje Koordinatörü Muhtar Çokar ise, genelevlerde çalışan kadınların büyük bölümünün kendi isteğiyle çalıştığını öne sürerken, şunları söyledi:
Gerçekçi çözümler şart
“Elbette ki zorla çalıştırılanlar da oluyor. Ancak, sorunun temelinde ekonomik eşitsizlikle toplumsal cinsiyet eşitsizliği yatıyor. İŞ-KUR’a yönlendirerek, bu kadınları hayata döndürmeyi düşünmek bize çok gerçekçi gelmiyor, çünkü o kadınların çoğu toplumda birçok kişinin kazanamadığı paraları kazanıyor ve hemen hemen hepsi kendi isteğiyle çalışıyor. Seks işçiliğinin vahşice bir durum olduğunu biz de kabul ediyoruz. Ancak, ortada toplumsal bir gerçeklik var. Eğer bunu önleyemiyorsanız, kayıt altına almalısınız. Biz, seks işçiliğinin yasal bir düzenlemeyle bir çalışma kolu haline getirilmesi gerektiğini savunuyoruz. Ancak bu şekilde o kadınları, şiddet ve sömürüden uzak tutabilirsiniz.”