Ana Sayfa Teknoloji Kim Kimdir? Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Spor Yerel Haberler
Bakan Yerlikaya: İlgili kurumlarımızın tüm ekipleri saha taramalarına başladı
Bakan Yerlikaya: İlgili kurumlarımızın tüm ekipleri saha taramalarına başladı
Tokat’ta deprem
Tokat’ta deprem
Bakan Kacır: Filistin davasına en büyük desteği veren lider Recep Tayyip Erdoğan’dır
Bakan Kacır: Filistin davasına en büyük desteği veren lider Recep Tayyip Erdoğan’dır
Bakan Koca: 1 gün öncesinden onaylanmamış randevular geçersiz kabul edilecek
Bakan Koca: 1 gün öncesinden onaylanmamış randevular geçersiz kabul edilecek
Mahzen-28 operasyonlarında 41 şüpheli yakalandı
Mahzen-28 operasyonlarında 41 şüpheli yakalandı
HABERLER>GÜNDEM
14 Ekim 2018 Pazar - 07:53

Erol Olçok'un eşinden darbecilere: Pişmanım deselerdi ben hakkımı helal ederdim

15 Temmuz gecesi eşi Erol ve oğlu Abdullah Tayyip’i şehit veren Nihal Olçok: Köprü davasında sanıklar “Yaptım ama pişmanım” deseydi, ona bile razıydım. Helalleşirdim...

Erol Olçok un eşinden darbecilere: Pişmanım deselerdi ben hakkımı helal ederdim

Hep bekledim. Nedense elim telefona gitmedi. Bir yerde tanışacağız biliyordum, hissediyordum. Çok sevdiğim bir dostumun düğününde gördüm ilk defa. O anda her şey bir kenara, yaşanan bütün yalan maskelerin ötesinde samimiyetin sirayet ettiği çok gerçek birini görmenin duyguları geçti bana. İkinci görüşmeyi, saatlerce konuşmayı, dinlemeyi , ondan öğrenmeyi isterken, röportaj çok sonralardaydı sıralamamda. Sonra bir gün, benim için en heyecanlı günlerden birinde 8 yıl aradan sonra Dünya Ralli Şampiyonası'nda start almadan önce test sürüşü öncesinde bir telefon geldi Nihal Olçok'tan; "Burcu o arabanın içinde olmalıyım. Bir gün o hissi yaşayıp zamanın ilerisine gidebileceğimi hissediyorum. Olur mu?" dedi. Marmaris'e gelebilir misin hem de yarın sabah dediğimde itiraf edeyim; geleceğini beklemiyordum. Hani çok ani, uzaktı ya… Hani dünya koşturmacalar ya. İşte o test heyecanında yanıma geldiğinde bir kere daha anı yaşayan samimiyeti seçen, seçtirilen, perdelerin kalktığı o güzel insanı gördüm. İyi ki geldin Nihal Olçok. Aslında röportaj için zamanı değildi belki ama samimiyet ve doğallık bence kurgulardan çok daha güzel, o yüzden öyle yollarda yaptık röportajı. Dimdik ve gerçek bir kadının ayakta durma hikâyesini, hayata dört kolla sarılmasının bende bıraktığı en önemli duygu “ümit”...

6-17 yaşlarındayken hayalleriniz neydi, ne iş yapmak istiyordunuz?
 Gazeteci olmak istiyordum. Hayalim Daphne Barak gibi olmaktı. Kendisi dünyadaki ehil gazetecilerdendir. Evlendikten sonra bir gün Erol Olçok sabah erken, acele kalktı ve "Ben geç kaldım, Amerika'dan gazeteci gelmiş röportaj yapmak için, zor ayarladık” dedi, sanırım parti yeni kurulmuştu ve Tayyip Bey sanırım yeni başbakandı. “Daphne Barak” dediğimde “sen nereden biliyorsun?” dedi. “O benim örnek aldığım kişiydi. Lütfen bana müsaade et, seninle geleyim” dedim. Yıllar sonra tanışmak nasip oldu ve inanılmaz bir kadındı.

Sonra ne oldu?
Her genç kızın hayali gibi 'bir sen, bir ben, bir de bebek' oldu. 19 yaşında Abdullah'ı emziriyordum. Evliliğimin en büyük kazancı; 3 tane oğlum.

Peki o dönemlerde çalıştınız mı?
Hiç vazgeçmedim. Ben üniversite, başörtüsü mağdurlarındanım. En küçük oğlum Emir doğduktan sonra üniversitede işletme okudum. Sonra yüksek lisans yaptım. Hep Olçak'la beraberdim. Bütün projelerde bir şekilde musallat oldum. Hiç durmadım bunu hep zevkle ve keyifle yaptım. Kek yaparak girdim şirkete. Çünkü başlangıçta en iyi bildiğim şey oydu. Reklamcılık çok farklı bir alan. Özellikle mütedeyyin camiada çok bilinen bir şey değildi. Evlenirken ben Erol Bey'in mesleğini babamlara anlatmakta çok zorlanmıştım. Reklamcı dediğimde “Yani tabelacı mı?” soruları gelmişti.

15 Temmuz'dan sonra “sen”de ne değişti?
Bir kere doğrular ve yanlışlar yer değiştirdi. Bildiğim bir sürü doğrunun doğru olmadığını gördüm. Hayatla, annelikle, kadınlıkla, dostlukla, parayla, statüyle ilgili. Bütün anlam yüklediğimiz her şey sıfır noktasındaydı artık benim için. Onların içinde doğruları ayıklamak çok fazla enerjimi alacağından dolayı, her şeyi sildim ve Erol Olçok'ın çok fazla kullandığı bir söz “Ben kendi tarihimi yazıyorum” derdi. Ben de kendi tarihimi yazmaya başladım. 

Davalarda hiç yüzünüze bakıp suçunu kabul eden, sebebini söyleyen, özür dileyen veya konuşan oldu mu sanıklardan?
Elinde o silahı sıkanlar da değil mevzu, emri verenlerde. Ve biz bunların bir çoğunu bilmiyoruz. Ben yalvardım. Bir defa şehit yakınlarına söz hakkı verildi. Söz istedim. 138 sanık, 'Köprü davası'. "Tövbe makamındasınız, burası Yusuf kapısı değil, tövbe kapısı. Bunu burada yaparsanız helalleşeceğiz sizinle" dedim. Koca salon ama bir kişi bile cevap vermedi. Çocuklar duvar gibiydi. Sözlerim bir kişiye bile sirayet etmedi.

Kabul eden olsaydı, ne hissederdiniz? Hata ettim, ettirildim, bilmeden hata yaptım vs., herhangi birşey söyleseydi?
Helalleşirdim. "Yaptım ama pişmanım” deseydi, ona bile razıydım.

Öfke var mı içinizde?
Biz beş kişilik bir aileydik. Abdullah gidip Erol Olçok dönseydi veya tersi olsaydı elimde olmadan o öfke dururdu bende. Abdullah'a “Sen baban ölürken ne yaptın?” veya Abdullah ölüp Erol Olçok geri gelseydi “sen onu nasıl koruyamadın?” diyebilirdim. Ama ikisi beraber çıktılar ve ikisi beraber göçtüler. O yüzden o öfkenin çıkacağı birisi de yok bende. Ulvi boyutta, kadere ve Allah'a ise isyan çok riski bir şey çünkü o zaman ben “37 yaşına kadar iman etmemişim, yalandan bir şey yaşamışım" demektir.

Günlük hayatınızın akışında neler değişti?
Mesela eski evde yaşamıyorum. Sofrada masa kurup yemek yemiyorum. Bugüne kadar iki yıldır evimde 7 defa sofra kuruldu. Onda da soğan kokusunu özlemiştim. Kuru fasulye, ekmek yaptım ve arkadaşlarımı davet ettim. Bazen ölü gibi yaşıyorum. O sandalyeleri boş görmektense kurmuyorsunuz.

Eskiden de bu kadar çok seyahat eder miydiniz?
Daha da çok belki de. İş için çok seyahat ederdik.

Hep bu kadar insanlarla iç içe miydiniz?
Hep vardı.. İnsanın olmadığı hiçbir şeyin bende hiçbir karşılığı yoktur. Her insanın yaradılan olmaktan dolayı Ahseni takvim olma ihtimali olduğuna yüzde yüz iman edenlerdenim. 

Avukatlık okuyorsunuz bir de şu anda değil mi? Bu nereden çıktı?
Evet şu anda üniversitede okuyorum. 15 Temmuz'dan sonra okumaya başladım. O sene Abdullah'la şakalaşmadan dolayı bir üniversite sınavına girmiştim. Sınav sonuçları 15 Temmuz'dan sonra geldi ve ben kazanmışım. Psikolojiyle okumaya başladım ve sonra bölüm değiştirdim ve “Sosyal Hizmetler”e geçtim. Psikoloji daha bireysel geldi. Şimdi Üsküdar Üniversitesine geçtim. Hukuk Fakültesinde 2'nci sınıftayım. Bu davalar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) gidecek, o veya bu şekilde. Çünkü bu davalar burada bitmeyecek. Daha da indirime gitmek isteyecekler, bunun bir prosedürü var. Şimdi istinafa verildi, oradan temyiz, Anayasa'ya, Yargıtay'a ve en sonuna kadar da gidecekler. Sağ olsun değerli avukat arkadaşlar bu dönemde bana eşlik ettiler. AİHM'e gittiğinde ben oraya Müslüman, Türk ve Arnavut bir kız olarak gitmek istiyorum. Abdullah ile mahşerde karşılaştığımda elini omzuma vurup “Sağ ol anne” demesini istiyorum.

Bu arada ticaretin içerisindesiniz, yeni oluşumlar için çalışıyorsunuz. Buradaki mücadelenizi anlatır mısınız?
Ben hep başarma odaklı oldum. Reklamcılıkta hep o besleyici taraf vardı. Bir kampanya başlar sürekli. Elinizde sürekli yeni bir bebek olur. O alanda değil ama ticari alanda başarmak, üretmek ve atıl durmamak; hedefim. Özellikle kadınların her alanda varlığını iyi olarak hissettirmek. Hem ayakları üzerinde duran hem de aynı zamanda iyi bir eş, iyi bir arkadaş, iyi bir anne olabildiğini göstermek. Çalışan demir pas tutmaz.

Neden reklam alanında çalışmayı düşünmüyorsunuz?
O alanda çocuklarımın bile olmasını istemem. Çünkü rekabet edecekleri kişi babaları. İkincisi kendisi dünyada yok. Üçüncüsü baba öyle bir yerde final yaptı ki, evlatlar ne kadar yaparsa yapsalar oraya erişemezler. Çünkü o Allah'ın lütfu keremi, şehitlik. Gölgeyle savaşmak çok zordur. İnşallah başka alanlarda çok başarılı olsunlar.

Çocuklarla aranızda konuşuyor musunuz? Anıları, hatıraları, üzüntüleri ?
Hiç konuşmadık. Vakti, saati gelecek ama onları hiçbir şeye zorlayamam. Artık ben bir bilenim, bu yoldan geçtim. Onların abi ve baba diye üzüldüğü yerde ben evlatlarım için de üzüldüm. 

Türkiye Gazetesi

 
Edremit Körfezi'nde zeytin ilaçlama uçağı düştü!
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan nikah şahidi oldu..
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Boyu 2 metre olan genç kızın dramı
Erzurum’da yaşayan akromegali hastası Serap Demir, iddiasına göre, boyunun ...
Sokakta kalp krizi geçiren Gürcü çay işçisi hayatını kaybetti
Rize'nin Pazar ilçesinde sabah saatlerinde sokak ortasında kalp krizi ...
70'lik dededen insanlık dersi
İstanbul’un Büyükçekmece ilçesinde yaşayan 70 yaşındaki Salih dede, yolda yaralı bir leylek buldu.
 
Barış yüzsüzüne geçit yok
Yılbaşından sonra inşa ettikleri yapıları daha önce yapılmış gibi göstererek ...
Polisin son anda kurtardığı çocuk gelinin ifadesi şok etti
Adana'da polisin düğün basıp kurtardığı 16 yaşındaki çocuk gelinin aileden ...
Savaştan kaçtığı Türkiye'ye valizlerin arasında geldi
Suriye'de yaşanan iç savaş sebebiyle Türkiye'ye sığınan 85 yaşındaki kadın, ...
 
Resmi Gazete'de yayımlandı! Flaş yaz saati kararı
Gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla bütün yurtta uygulanan ileri ...
Dijital Zeka için küresel işbirliği
DQ Dijital Zeka; OECD, IEEE ve WEF tarafından dijital okuryazarlık ve ...
Mecidiyeköy'de özel halk otobüsü ile otomobil çarpıştı
Mecidiyeköy’de özel halk otobüsü ilk olarak U dönüşü yapan otomobile, ...
 
ANKARA GAZETESİ
YAZARLAR
Oylum DEMİRAY
Oylum DEMİRAY
Bahçeli ayıp etti
Durak Avcıoğlu
Durak Avcıoğlu
Hrant Dink Cinayeti ve Hukukun Üstünlüğü: Siyasi Manipülasyon ve Toplumsal Bölünme
Erkan Zorlu
Erkan Zorlu
İşsizlik ve Enflasyon Arasında İnce Bir Denge
Dilek YILMAZ
Dilek YILMAZ
Siyasette İddialar ve Siyasi Oyunlar: Gerçekler ve Algılar
Münir SAATCİ
Münir SAATCİ
Milletvekilleri Belediye Başkanlığına Aday Olmamalı
Vedat Bilgin
Vedat Bilgin
Veda zamanı
ANKARA
TWITTER'DA ANKARA GAZETESİ
FACEBOOK'TA ANKARA GAZETESİ
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Türkiye'nin aktif dış politikasını nasıl buluyorsunuz?

Doğru Buluyorum
Yanlış Buluyorum
Fikrim Yok

Sonuçları göster Anket arşivi
ARŞİV
Ana Sayfa Teknoloji Kim Kimdir? Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri