Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MÜSİAD'ın Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlendiği iftara katıldı. İftardan sonra Başbakan Erdoğan, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Srebrenitsa Soykırımı'ndan duyduğu üzüntüyü dile getiren Başbakan Erdoğan, "Boşnak katliamında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum" dedi. Katliamın çifte standart olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, "Aynı çifte standart yaklaşımı, şu anda Suriye'de ve Mısır'da görüyoruz. Suriye'de 100 bini bulan insan öldürüldü. Ne yazık ki ciddi bir ses yaklaşım yok. Suriye halkı dünyanın ilgisizliği nedeniyle hergün çok acı katliamlar yaşıyor. Mısır, çok acıdır ki demokratik ülkeler tarafından destekelenen bir askeri darbe nedeniyle yalnız kalmanın, yalnız bırakılmanın derin acısını yaşıyor. Acı hadiseler yaşandıktan sonra fiziki yaralar tedavi edilse de, kalpler tamir edilemiyor. Kalplerdeki yaraya malesef şifa bulunamıyor. Türkiye olarak özellikle İslam coğrafyasında derinleşen adaletsizlik ve güvemnsizlik duygusuna her fırsatta dikkat çektik. Birleşmiş Milletler nezdinde, NATO'da, Avrupa Birliği'nde, Amerika'da, Rusya, Çin gibi ülkeler nezdinde bölgedeki rahatsızlığı, nedenlerini, sorunları çok samimimi bir dille ifade ettik. Medeniyetler İttifakı girişimi ile bu güven bunalımını aşmaya çalıştık." dedi.
HANGİ ÜLKEDE OLURSA OLSUN, HER DARBE GAYRİMEŞRUDUR
Mısırda yaşanan olaylar bölgenin geleceği açısından, bölgenin batı ile olan ilişkisi açısından çok ciddi komplikasyonlara sebep olacağının altını çizen Erdoğan, " Bosna meselesine, Filistin meselesine karşı takınılan çifte standart kalpleri yaralamışken şimdi Mısır'a karşı takınılan tavırda kalplerdeki yarayı daha da derinleştirecek, yaraların tedavisini daha da zorlaştıracaktır. Bize günlerce Tahrir Meydanı'nı gösterdiler. Bize günler boyunca Cumhurbaşkanı Mursi'ye karşı protestoları gösterdiler. Tahrir Meydanı'nda gösterilerin olması bir darbeyi meşru hale getirmez. Eğer meydanlar bir göstergeyse, o zaman Adeviye Meydanı'nı nereye koyacaksın.
Yani her Cumhurbaşkanı seçiminden sonra meydanlarda bu tür gösteriler oluyorsa, hemen bir darbe mi olacak. Böyle yanlış bir yaklaşım olabilir mi? İktidarda kim olursa olsun, hangi ülkede olursa olsun, her darbe gayrimeşrudur. Biz malesef dört darbe yaşadık. darbeden rant sağlayanlar da oldu. Ancak her darbenin üzerinden zaman geçtikçe halk sandıkta tepkisini çok net ortaya koydu. Darbelere karşı olduğunu, darbeleri yapanları da cezalandırdığını gösterdi. Darbeleri kendilerine bir kazanç kapısı olarak görenler olabilir. İnsalık onuru her darbeyi gayrimeşru görmek durumundadır." dedi.
ONLARIN NASIL TUZAKLARI VARSA, ALLAH'IN DA BİR TUZAĞI VAR. HALKLARIN DA BİR TUZAĞI VAR
Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Geçmişte darbeler askerin sokağa çıkması, sıkı yönetim ilan etmesi, televizyon, radyo kanallarını işgal etmesi ile gerçekleşiyordu. Bugün ise işte Mısır'da gördüğümüz gibi meydanlar medya, sosyal medya, illegal gösterilere zemini hazırlıyor ve silahlı güçler, onun arkasından gelebiliyor. Tüm bu oyunların, senaryoların hesaba katmadığı bir nokta var. Onların nasıl tuzakları varsa, Allah'ın da bir tuzağı var. Halkların da bir tuzağı var.
"MİLLETİN BİR DUASI BÜTÜN OYUNLARI BOZMAYA YETER"
Başbakan Erdoğan, "Onlar medyaya sahip olabilirler. çok paraları olabilir. Çok farklı güçleri olabilir. Onlar arkalarına sosyal medyayı, uluslararası güçleri, egemen güçleri, sermayeyi alabilirler. Ama unutmayın milletin bir duası bütün bu oyunları, bütün bu tuzakları altüst etmeye ziyadesiyle yeter. Biz her zaman dik duracağız. Hakkın ve haklının yanında olacağız. İlkeli samimi bir duruş sergileyeceğiz" dedi.
"OMURGALI OLALIM"
28 Şubat darbesine değinen Başbakan Erdoğan şöyle konuştu: "Tüm insanlığa şunu haykırıyorum, omurgalı olalım. Hayatımız, vaat edilen süre ne kadar ise, o kadar olacaktır. Ondan fazlası olmayacaktır. Hayat dolarla, Eurolarla uzamıyor. Ama bilesiniz ki dolarla, Eurolarla kısalmıyor. Takdir neyse onunla devam ediyor. 28 Şubat darbesi, şahsen şahsımı da MÜSİAD'dı da hedef aldı. Biz o çok ağır günlerde asla umutsuzluğa kapılmadık. Ne kadar üzerimize gelirlerse gelsinler ya sabır dedik. Allah sabır edenlerle beraberdir. Allah, yar ve yardımcımızdır dedik. O gün bize öcü, zenci müamelesi yapanlar şimdi ortada yoklar. Ama biz de MÜSİAD işte burada."
"EN BÜYÜK MEYDAN SANDIKTIR"
Halkın iradesinin önemli olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, "Taksim'de felan filan gelip şiddet estirenler olabilir. Yoksa bunlara üzüldünüz mü? Sakın üzülmeyin. Kimin kim olduğu ortaya çıktı. Bugünler, adeta turnusol kağıdı gibi herkesi ortaya çıkarıyor. Ne oldu? Geldiler gittiler. Ama Türkiye her geçen gün daha iyiye birlik beraberlik içinde yürüyecek. En büyük meydan Taksim Meydanı değildir. Kazlıçeşme'dir. Kazlıçeşme'den daha büyük bir meydan var. O da sandıktır" şeklinde konuştu.
BAŞBAKAN ADEVİYE MEYDANI'NA SESLENDİ
Başbakan Erdoğan, "Rabbim, Mısır halkına sabırlar niyaz etsin. Ve hiç bir oyuna gelmeden, provokasyona gelmeden inanıyorum ki orada şu anda Adeviye Meydanı'ndaki kardeşlerimiz de sabırla bu süreci devam ettireceklerine inanıyorum. Şiddete başvurmadan, elinde güç bulunduranlar ne yaparsa yapsın, onlar sabırla bu süreci demokrasi içerisinde sürdürecek" diye konuştu.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Çözüm sürecine de değinen Başbakan Erdoğan, "Çözüm süreci, takdir edersiniz ki tek başına hükümetin çabaları ile tek başına Ak Parti'nin çabaları ile nihai sonuca ulaşacak bir süreç değildir. Başta MÜSİAD olmak üzere sivil toplum örgütlerimizin sürece çok daha fazla katkı vermelerini, süreci çok daha fazla sahiplenmelerini yürekten arzu ediyoruz" dedi.
YENİ ANAYASA ÇALIŞMASI
2012 yılının sonunda bitirilmesi planlanan Anayasa'nın bitirilemediğine dikkat çeken Başbakan Erdoğan, "Madem 48 madde de mutabıkız, o zaman bu 48 maddeyi bu yaz olağanüstü bir genel kurul ile bir haftada çıkaralım" dedi.
"BÖLGEDE GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE İSTEMİYORLAR"
Türkiye'nin güçlü bir ülke olduğunu belirten Başbakan Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: "İstikrarla büyüyen bir ekonomiden rahatsız olup, ekonomide yara açmak için tertipler düzenleyenler olacaktır. Çünkü bölgede güçlü bir Türkiye istenmiyor. Bizi demokratikleşme reformlarından alı koymak isteyenler de olacaktır. Çözüm sürecini sabote edip, Türkiye'nin bu kardeşlik projesini başarısızlığa sevgk etmek isteyenler olacaktır. Toplumun hassasiyetlerini kaşıyıp, toplum içinde huzursuzluk oluşturmak isteyenler de olacak. Miletçe hep birlikte tüm bu hesaplara karşı uyanık olmak zorundayız. 76 milyonun arasındaki muhabetti bozacak her girişime karşı dik bir duruş sergilemek, dikkatli olmak durumundayız."