ANKARA / Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın mitinglerle yerel seçim startını verdiğini açıklamasının ardından Ak Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Menderes Türel, Hürriyet’e önemli açıklamalarda bulundu.
Türel, adayların açıklanma tarihlerinden; son anketlerle ilgili düşüncelerine kadar pek çok merak edilen soruya yanıt verdi.
* Başbakan Erdoğan, seçim startını mitinglerle verdiğini açıkladı. Çalışmalarınız ne durumda?
Biz yerel seçim startını 29 Mart’ın hemen ardından vermiştik aslında. Sayın Başbakanımız’ın açıklamasıyla resmiyete dökülmüş oldu. Hem Türkiye’de hem de dünyada çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Yerel seçimlere yaklaşık 8.5 ay var. Bugünkü gelişmeler, yerel seçimin yine genel seçimin etkisinde olacağını gösteriyor. Belediyecilik AK Parti’nin işidir. Çünkü AK Parti yerel yönetimlerde mucizevi bir başarının üzerine kurulmuştur. Geçmişte İstanbul’da mucizevi bir belediyecilik yaparak çok önemli hizmetlere imza atmış Başbakanımız’ın anlayışının Türkiye’de hizmete dönüşmesiyle vücut bulmuş bir partiyiz. Siyasi değerlendirmelere ve anketlere baktığımızda en başarılı belediye başkanları sıralamasında AK Partili belediyeler hep en üstte. Sonlarda da genellikle muhalefet belediyeleri yer alıyor. Dolayısıyla AK Parti’nin olduğu yerlerde memnuniyeti görmek mümkün. 2014’te 1340 belediyede seçime gidilecek. Muhalefet belediyelerindeki esnafın, vatandaşın şikayetlerini görüyoruz. AK Parti’nin yönetmediği şehirlere yazık oluyor.
ADAYLARI BAYRAM SONRASI AÇIKLAMAYA BAŞLAYACAĞIZ
* Yerel seçimlerin hemen ardından Cumhurbaşkanlığı seçimleri, sonrasında da genel seçimler var. Yerel seçimlerin bu iki seçime etkisi ne olacak?
Çok önemli bir sorumluluk duygusu var üzerimizde. Çünkü yerel seçimlerden 2 ay sonra Cumhurbaşkanı seçmek için sandığa gidilecek. Bir sene sonra da genel seçim var. Yerel seçimler sonraki iki seçimin anahtarı gibi değerlendirilmeli. Bu sorumluluk bizi hata yapmamaya zorluyor. Hata yapmamak için uykularımız kaçıyor. Hatasız kul olmaz ama minimize etmeye çalışıyoruz. Kapsamlı bir çalışmayla saha tarama çalışmalarımız dört koldan devam ediyor. Bir taraftan üç ayrı firmayla anket çalışmaları, akademik çalışmalar ve bilimsel araştırmalar eşliğinde Türkiye’yi tarıyoruz. Çoklu analiz azlı riske götürüyor. Bu çalışmaları bölge milletvekillerinin ve kanaat önderlerinin görüşleriyle birleştirip MKYK ve MYK’ya sunacağız. Nihai karar tabi ki Sayın Başbakanımız’ın olacak. Biz Sayın Başbakanımız’a en doğru tabloyu sunabilmek için çalışıyoruz.
* 2009 yılında adaylar geç açıklanmıştı. Özellikle büyükşehir belediyelerine kimlerin aday gösterileceği merak edilmişti. Yine geç mi açıklanacak?
Sayın Başbakanımız’ın da belirttiği gibi yavaş yavaş adaylarımızı açıklamaya başlayacağız. Önce büyükşehir sonra ilçeler ve beldeler gibi bir düşüncemiz yok. Uygun olan aday, uygun olan zamanda açıklanacak. Ramazan Bayramı sonrası adaylarımızı açıklamaya başlayacağız.
Bu dönemde 2009’a göre farklılıklar arz ediyor. Büyükşehir sayısı 30’a çıktı. Coğrafya genişledi. 30 büyükşehirde seçmenin yüzde 77’si var, yüzölçümünün yüzde 50’sinden fazlası var. Genişleyen il sınırında büyükşehirler daha büyük coğrafyada hizmet edeceğinden, kampanyanın da daha etkili ve verimli olması için daha erken açıklama imkanını bulmaya çalışacağız.
TEŞKİLATIN TALEBİ ERKEN AÇIKLANMASI
* Sizin de erken açıklanmasından yana bir tavrınız var gibi...
Bize gelen talepler erken açıklanması yönünde. Hem bölge milletvekilleri hem de teşkilatların talebi bu yönde. Biz de değerlendiriyoruz. Tabii ki adayın erken açıklanması bazı bölgelerde aday kırılganlıklarının tamiri açısından faydalı. Bazı bölgelerde erken açıklanması faydalı olmayabilir. Bu değişkenliğe göre hareket ediyoruz.
* Mevcut belediye başkanlarından adaylıkları açıklanmayanların partiye zararı oluyor mu?
Adaya açıklanması stresli bir bekleyiş getiriyor. Ama buna bir çare yok. Mümkün olduğu kadar erken açıklayarak bu stresten vatandaşımızı ve partimizi kurtarmaya çalışacağız. Etki altında kalmadan nefsimize yenilmeden en doğru adayı bulma gayretindeyiz. Aday adaylığı sürecini yaşayan arkadaşlar doğal olarak bu stresi yaşayacaklar.
Ak Parti bugün yüzde 50 oy oranına sahip. Demek ki partimiz kadar oy alacak adayları bulabilirsek zaten yüzde 50 oy alıyoruz. Ama kısır çekişmeleri partiyi kurban edersek bir takım adaylık çekişmeleri baş gösterirse o zaman partinin aldığı oydan daha az oy alınıyor. İnşallah böyle bir şey olmaz. Tabii ki esas ideal olan partimizin üzerinde oy alan aday bulup aday göstermek.
ADAYLIĞI DÜŞÜNENLERDE ‘BENDEN SONRASI TUFAN ANLAYIŞI’ OLMAMALI
* Büyükşehirlerde adayların kim olacağı şimdiden merak konusu. Mesela İstanbul için ismi geçen bazı bakanlar var. Bunlarla ilgili sizin değerlendirmeniz nasıl olur?
Siyasi kulislerde ve medyada çeşitli değerlendirmeler var. Biz de bunlara uzak değiliz, içindeyiz tabii ki. Doğruyu bulma noktasındaki kriterlerimiz var. Onlardan şaşmazsak bu bizi yanlıştan arındırır. Biz neye bakıyoruz. Kamuoyu nezdinde halk tarafından teveccüh gören, partimizin ilkesiyle felsefesiyle tüzüğüyle her zaman uyumlu çalışabilme noktasında sıkıntısı olmayan, geçmişiyle ve geleceğe dair vaatleriyle partimizin misyonunu taşıyan arkadaşlarımızın her görevi layıkıyla yapacağını düşünüyoruz. Bu bakanlık da olur belediye başkanlığı da başka görev de. AK Parti bir makam hedefiyle siyaset yapanların toplandığı bir parti değil. AK Parti hizmet için siyaset yapılan bir oluşum. O yüzden adaylık sürecinde arkadaşlarımızın nefsine yenik düşeceğini düşünmüyorum. O yüzden ‘ben olmazsam benden sonrası tufan’ anlayışı hiçbir zaman ortaya çıkmamalı. Çünkü biz hizmet için ortaya çıkan bir partiyiz.
* Peki Ankara... Melih Bey aday olmak istediğini açıkladı. Yeniden aday gösterilecek mi?
Geçen seçimde de aynı tartışmalar yaşandı. Geçtiğimiz seçimde de büyükşehirlerin mevcut belediye başkanlarının aday gösterilip gösterilmeyeceği meselesi Türkiye’nin en merak edilen konularından biri oldu. Her seçim arifesinde karşımıza çıkan bir tablo. Açıkçası ben de şahsen merak ediyorum. Açıklıkla söyleyebilirim. İşin doğrusu bu. Başta İstanbul, Ankara, Bursa, Antalya, Mersin, İzmir olmak üzere şimdilik isme yönelik hiçbir çalışma yapmadık. Tamamen araziyi tartışıyoruz. Halkımızın memnuniyetini ve beklentilerini ölçmeye çalışıyoruz. Bunları bu ay içinde toparlayacağız. Buradan gelecek rakamlara göre isim değerlendirmeleri yapacağız. Bugün itibariyle isim değerlendirmesi yapmadığımız için Melih Bey ya da diğer belediye başkanlarımız aday olacak mı ben de merak ediyorum.
* Rakam vermek istemediğinizi söylediniz. İstanbul, Ankara ve İzmir’deki genel tabloyla ilgili bir şeyler söyleyebilir misiniz?
İstanbul ve Ankara’da partimiz iyi bir tabloyla devam ediyor. Önemli bir fark var ve önde olduğumuz açık. İzmir’de CHP’yle aramızda sadece bir kaç puan var. İzmir’e sıklıkla gidiyorum. Vatandaşların belediyeyle ilgili yakınmalarına üzülüyorum. Doğru adayla kazanabileceğimizi düşünüyorum. Saha çalışmalarımız devam ediyor. Anketler bugünü gösteriyor ancak seçimler 8 ay sonra. Anketlerin rehavetine kapılmamalıyız. Bazı yerlerde kötü çıkan anket sonuçlarından umutsuzluğa kapılmamalıyız. AK Parti’nin kazanamaz dendiği şehirlerde bile sürpriz yaparak kazanacağına inanıyorum.
HİZMET ÖNCELİK AMA SİYASET OLMADAN OLMUYORMUŞ
* 2009 seçimlerinde Antalya’da Başbakan Erdoğan’ın sonucuna çok şaşırdığını söylediği bir seçim yaşandı. Ve siz seçimi kaybettiniz. Sonrasında Yerel Yönetimlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı oldunuz. ‘Antalya için kapatılacak bir hesabım var’ düşüncesinde misiniz?
Meseleye genel prensipler açısından bakmak durumundayım. Meseleyi kişiselleştirmek bulunduğum görev açısından beni büyük bir hataya sürükler. Hem Türkiye genelinde hem Antalya’da genel prensipleri doğru bir biçimde çizmeye gayret ediyorum. Yaşanılan her tecrübe iyisiyle kötüsüyle kişisel gelişimime büyük bir katkı da sağlıyor. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanmam büyük bir sürpriz olarak değerlendirilmişti. Kimse ummuyordu. Kaybederken de sürpriz olarak değerlendirildi. Her iki tecrübeyi yaşamış birisi olarak bana sağlamış olduğu kazanımlar sayesinde iyi görüp, idrak edebiliyorum.
* Kaybetmek en çok neyi öğretti?
Siyaset hizmet etmenin bir kulvarı. Ben Antalya’da meselenin siyasi boyutuyla çok meşgul olmadım. Kendimi başkanlık döneminde hizmetin içine gömdüm. Antalya kazansın da ben kaybedeyim diye düşündüm. Konsantrasyonumu siyasete yoğunlaştırsaydım, bazı hizmetleri daha eksik yapma durumunda kalabilirdim. Bu bir tercih meselesiydi, tabii bunun dengesini sağlamak gerekiyor. 2009 seçimlerinden sonra alınacak en büyük ders hizmetin öncelik olduğu, fakat siyasetsiz olmayacağıdır.ANKARA /