BUGÜNE kadar 5 bin kişiyi evlendirdiğini söyleyen Sheraton Otel Kongre ve Ziyafet Müdürü Ramazan Bayar, “Ankara’da benim gelinim ve damadım olmayan yok. Yıllar içinde babadan oğula düğününü yaptığım pek çok aile oldu” dedi.
Türkiye’de otellerin çok iyi noktada olduğunu belirten Bayar, “Bir komisyon kurulup ülkenin gerçek değerlerinin ortaya çıkması, sahildeki otellerin animasyon programlarının bile Turizm Bakanlığı tarafından organize edilmesi, Türk kültürünün yansıtılması ve her çalışmanın bir sistematiğe bağlanması taraftarıyım” diye konuştu. Ankara aşçılığına büyük destek veren Bayar, şunları söyledi: “Oteller yemekleriyle, lokasyonlarıyla, binalarıyla oldukça iyiler ama hizmet üretmekle ilgili olarak, maliyet açısından bazen sıkıntılar oluyor.
Türk mutfağında yıllardır sadece yemek yapılmış ve insanlar sadece kendileri için çalışmış. Patent almamak gibi hatalar olmuş.
Derlemeler yetersiz
Türk mutfağı çok güzel bir mutfak. Hamurlu yiyeceklerden, et, balık ve tavuğa her türlü yemeğimiz var. Çok yoğun bir kültürüz. Ancak insanlar milliyetçilik akımı yaparken bir hataları oluyor. 600 yıllık bir Osmanlı İmparatorluğu yaşamışız. Makedonya’dan Mezopotamya’ya kadar gidip gelmişiz. Her yerden de çeşitli farklılıklar almışız. Mutlaka bazı yemekler bizim. Bugün bizim toprağımızdaki bazı yemekler de başka milletlerin. Bu konuda çok fanatik değilim. Yunanistan’ın bizim bazı yemeklerimizin patentini almasına çok üzülüyorum ama biz bir Osmanlı kültürüyüz.
İyi bir Ar-Ge yapıp, ‘Bizim yemeklerimiz bunlar, bizim kültürümüzü yaşayan insanlardan gelen yemekler de bunlar’ diyebilmeyi çok isterdim. Derlemeler çok yetersiz. Tüm derlemeler kişisel çalışmalarda kalmış.
Dünyada yoğurdu Türkiye’den başka bilen yok. Yoğurdun bile yıllarca patenti alınmamış. Bir hükümetlik proje üretiliyor. Çalışmalar üst üste koyulmuyor.
Paketleme sektörü ciddi bir pazar
Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’nde okudum. Babam, Amerikan Subay Kulübü’nün şefiydi. Babam benim idolümdür. Çocukluğumda harçlığımı kazandığım, büyük sefaretlerde yaptığım cateringler daha sonra benim yaşamım haline geldi. Hayatım boyuca hep çalıştım ve okudum. Yiyecek içecek benim için hobi, büyük keyif aldığım bir meslek. Hiç pazartesi sendromu yaşamayan biriyim. Teknik donanımın hayatta çok kısır bir şey olduğuna inanıyorum. İnsanı güzelleştiren hem bilgisi hem de kimliğidir. Türkiye Aşçılar Federasyonu Halkla İlişkiler Müdürlüğünü yürütüyorum.”